11. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı Budapeşte'de Gerçekleşti.

Yazıcı-dostu sürüm

11. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı Macaristan'ın başkentindeki Budapeşte Yunus Emre Enstitüsünde gerçekleşti.

Bilkent Üniversitesi, Budapeşte Yunus Emre Enstitüsü ve Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı iş birliğinde düzenlenen 11. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı, Macaristan'ın Budapeşte kentinde bulunan Budapeşte Yunus Emre Enstitüsünde yapıldı.

Kurultayın açılışında ilk olarak kürsüye gelen Budapeşte Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Yakup Gül, Türkiye ile Macaristan arasındaki ilişkilerin öneminden bahsetti. Yakup Gül, "Macaristan'la uzun ortak geçmişimizden, kültürel geçmişimizden, kültürel benzerliklerimizden, birbirimize dostane yaklaşmamızdan dolayı ilişkilerimiz her zaman önem arz etmiştir. Bu ilişkiler son dönemlerde daha da anlam kazanmıştır. 2013 yılında Türkiye ile Macaristan arasında 'Üst Düzey, Stratejik ve İş Birliği Konseyi" kuruldu. Türk Macar Ticaret Evi, İstanbul'da açıldı. Kültür merkezleri karşılıklı açıldı. İstanbul'da Balassy Enstitüsü, 12 Eylül 2013 yılında ise Budapeşte'de Yunus Emre Enstitüsü açıldı." dedi.

Konuşmasında Budapeşte Yunus Emre Enstitüsünün faaliyetlerinden de bahseden Yakup Gül, şunları söyledi:

"Ziraat Bankasının 100 Türkiye Kütüphanesi Projesi kapsamındaki kitap desteği ile zenginleştirilen kütüphane halka açık hizmet veriyor. Enstitümüzde Avrupa dil standartları çerçevesinde, alanında uzman öğretmenlerle düzenlenen Türkçe kurslarında temel seviyeden ileri seviyeye kadar dil eğitimi veriliyor. Türkiye ve Türk kültürüyle ilgili farklı konularda Macar uzmanlar tarafından verilen 'Türk Kahve Evi Akşamları Seminerleri' her ayın ilk Çarşamba günü Enstitümüzde yapılıyor. Her Cuma akşamı Yunus Emre sohbetleri çatısı altında Türkçe bilen yerel halkla çay ve kahve eşliğinde sohbet ediliyor. Aylık düzenlenen 'Türk Sinema Akşamları'nda Türk sinemasının unutulmaz örnekleri sanatseverlerle buluşuyor. Enstitümüzde yer alan sergi salonunun yanı sıra, Macaristan'daki diğer önemli mekânlarda düzenlenen sergiler aracılığıyla Türkiye'nin kültürel zenginliği gözler önüne seriliyor. Türk ve Macar müzisyenlerin sahne aldığı konserlerde Türk müziğinin caz, klasik ve halk müziği gibi farklı alanlardaki örneklerin müzikseverlerle buluşuyor. Türk mutfağının sırlarının paylaşıldığı, alanlarında uzman aşçılarla ev yemek kursları  düzenleniyor. Anadolu'nun kültürel zenginliğini yansıtan keçe, seramik ve ebru gibi geleneksel el sanatları dersleri ustalarla yapılıyor. Türkiye'yi, Türk kültürünü, tarihini ve dilini tanıtmak, kültürler arasında köprüler kurmak amacıyla üniversitelerde ve bilim akademileriyle ortak akademik çalışmalar gerçekleşiyor."

"332 bildiriden 116'sı kabul edildi"

Bilkent Üniversitesinden Kurultay Düzenleme Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Rasim Özyürek, Kurultay Düzenleme Kurulunun 322 bildiriden 116'sını kabul ettiğini belirterek, "Kurultayımıza yurt içi ve yurt dışından katılan bilim insanları Türk dilinin kökleri, tarihî dönemleri, kaynakları; Türk dil bilgisinin çeşitli konuları, Türkçenin söz varlığı, etimolojisi; Türkçede yozlaşma ve yabancılaşma, kitle iletişim araçlarında Türkçenin kullanımında yaşanan sorunları ve çözüm yollarını, Türkçenin eğitimi ve öğretimi ile ilgili bildirilerini sunacaklar. Bu bildiriler kurultay delegeleri ve dinleyicilerce tartışılacaktır." dedi.

Kurultayda Türkçenin durumunun ele alınacağını, sorunlar ve çözüm yolları üzerinde durulacağını söyleyen Kurultay Düzenleme Kurulu Başkanı Rasim Özyürek, ilk Büyük Türk Dili Kurultayının 26 Eylül 1932'de Mustafa Kemal Atatürk başkanlığında İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda toplandığını ve yıl dönümlerinin "Dil Bayramı" olarak kutlandığını hatırlattı.

"Bu felaket, Türkçemizin de başına gelebilirdi"

732 yıl önce Selçuklu İmparatorluğunun dağılmaya yüz tuttuğu dönemde Karamanoğlu Beyliğinden Karamanoğlu Mehmet'in bir ferman yayımladığını, fermanında 'Bundan sonra her yerde, çarşıda, pazarda, mektepte artık Türkçe konuşulacak.' dediğini söyleyen Türkiye Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı Prof. Dr. Enver Hasanoğlu ise "Belki bu ferman yayımlanmasaydı diğer dillerin başına gelen güzel Türkçemizin de başına gelecekti. Bugün dahi ilim adamları bunu konuşuyor ve tartışıyorlar fakat Türkçe zaten çok güçlü bir dildir ve bugün bir ilim ve kültür dili olan Türkçe sadece Türklerin değil bu çevrede yaşayan bütün insanların dili olmuştur." diye konuştu.

Enver Hasanoğlu, "Türkiye'yi daha güçlü yapmak için her alanda çalışmamız gerekli fakat bunları başarabilmemiz için önce kendi dilimize en güzel şekilde hâkim olmalıyız. Bilimsel bir gerçektir ki, kendi dilini güzel konuşamayan insanlar ikinci bir dili de iyi öğrenemezler." ifadelerini kullandı.

"45 bin yabancıya Türkçe öğrettik"

"Ülkemizin dostlarını artırmak ve sevenlerini çoğaltmak için giriştiğimiz yoğun kültürel diplomasi faaliyetlerinin en seçkin unsurlarından biri de hiç şüphesiz Türkçenin öğretilmesi meselesidir." diyen Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ateş, Türkçeyi öğretmeye, kadim kültürel değerlerimizi ve insanımızı dosdoğru anlatmaya çalıştıklarını ifade ederek, "Öyle ki, 2009 yılından bugüne Kültür Merkezlerimizde yaklaşık 26 bin öğrenci Türkçe öğrenmiştir. Hatta Kültür Merkezleri dışında gerçekleştirilen kurslar, Enstitünün girişimleriyle yürütülen Türkçenin seçmeli ders olarak öğretimi ve Türkoloji Projesi kapsamında sağlanan desteklerle yaklaşık 45 bin öğrenci Türkçe öğrenmiş bulunmaktadır." dedi.

Prof. Dr. Şeref Ateş, Yunus Emre Enstitüsü olarak Türkçe için verilen hizmetleri şu şekilde açıkladı:

"Washington'dan Tokyo'ya, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başkenti Pretoria'dan Polonya'nın başkenti Varşova'ya kadar yurt dışında 37 ülkede 45 kültür merkezlerimiz vasıtasıyla hem Türkçe öğretiyor hem de kültürel kaynaklarımızı doğru yöntemlerle anlatmaya çalışıyoruz. Elbette Türkçenin öğretimini ve kültürel değerlerimizin aktarılmasını sadece merkezlerimiz vasıtasıyla yapmıyoruz, bilimin ve teknolojinin merkezleri üniversitelerle ortaklıklar kurarak Türk dili ve edebiyatının öğretilmesi ve sevdirilmesi için yoğun bir şekilde gayret gösteriyoruz.

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile imzaladığımız protokolle Türkoloji Projesini 2011 yılından itibaren Enstitümüz yürütmektedir.

Türkoloji Projesini devraldıktan sonra Enstitümüz, Türk dilini, edebiyatını, kültürünü ve sanatını tanıtmak ve bu konuda eğitim almak isteyen yurt dışındaki bütün üniversite öğrencilerine hizmet vermek amacıyla dünya genelinde 100'e yakın üniversiteyle işbirliği yapmaktadır.

'Türkoloji Projesi İşbirliği Protokolü' ile Türkoloji/Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerine Türkiye'den öğretim elemanı görevlendirmekte, müfredat ve materyal desteği sağlanmakta; bu bölümlerde daha nitelikli ve sürekli eğitim-öğretim verilebilmesi için çalışmalar yürütmekteyiz.

Ayrıca Ziraat Bankasıyla birlikte yürüttüğümüz '100 Türkiye Kütüphanesi' projesi sayesinde yaklaşık 2.000 kitaptan oluşan nitelikli bir kütüphaneyi yurt dışındaki üniversitelerin Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm kütüphanelerine göndererek Türk dilinin öz kaynaklarının yurt dışındaki bilim adamlarının ve öğrencilerinin hizmetine sunduk.

Enstitümüz, Türkoloji Projesini devraldıktan sonra, dünyadaki Türkologları bir araya getirerek Türk dili ve Türkiye hakkında sempozyumlar gerçekleştirmiştir.

Mısırlı Türkologlarla İstanbul Buluşması, Günümüz Rusya'sında Türkiye Çalışmaları Sempozyumu, Uluslararası Türkoloji Çalıştayı, Balkan Türkologları Buluşması, Uluslararası Kırım Tatarlarının Dünü, Bugünü, Yarını Sempozyumu, Japonya Türkoloji Çalıştayı, Balkan Türkologları Buluşması yaptığımız bilimsel çalışmaların bazılarıdır.

Bununla birlikte her yıl 45 merkezimizde ve 100 irtibat noktamız olan üniversitelerin Türkoloji/Türk Dili ve Edebiyatı Bölümlerinde okuyan ve yeterli seviyede Türkçe öğrenen öğrencilerimizi her yıl Türkiye'ye davet ederek Yaz Okulu Programlarını düzenliyoruz. Böylece Türkçeyi öğrenen ve Türkiye'yi görmek isteyen Kültür Elçilerimizi ülkemizde ağırlayarak onlarla daha yakından hemhal oluyoruz."

"Budapeşte Türkçeye yabancı şehir değil"

Bildirilerin okunacağı bölümden önce son açılış konuşmasını Budapeşte Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı Alaattin Temür yaptı.

Budapeşte Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı Temür, Budapeşte'nin Türkçeye yabancı bir şehir olmadığını, şehrin bir çok bölgesinde Türkçe sokak isimleri ile karşılaşılabildiğine dikkati çekti.

Temur, şunları kaydetti:

"Budapeşte'de gezerken 'Atilla Sokağı' ya da 'Türk Caddesi' gibi sokak ya da cadde isimlerine rastlarsınız. Bir çalışmaya göre Budapeşte'de yaklaşık 66 adet Türklerle bağlantılı sokak, cadde veya meydan ismi bulunuyor. Tarihte Türkler ve Macarların çok yoğun bir temasları olmuştur. Bu nedenle bilim insanları her zaman Türk-Macar münasebetlerini araştırmaya ilgi duymuşlardır."

116 bildiri hazırlandı

Açılış konuşmalarının ardından toplam on oturumda 116 bilim insanı bildirilerini sundu. Bildirilerin tartışmaya açıldığı XI. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı'nın sonunda Prof. Dr. Abide Doğan ve Prof. Dr. Naciye Yıldız başkanlığında toplanan komisyon tarafından hazırlanan sonuç bildirisi tüm delegelere okundu. Sonuç bildirisinin okunmasının ardından katılımcılarla Budapeşte'nin tarihî mekânları gezildi. 

SONUÇ BİLDİRİSİNİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ